İnsan yalnızlaştıkça daha çok yazmak istiyor,facebook ve twitter'daki bakın yalnız değilim lan mutluyum tarzındaki komik yazılar ve tivitler yerini yavaş yavaş melankoliye bırakıyor,yazarların kalbe dokunan acıklı cümlelerini yazmaya başlıyorsun, sonra derslerde göz doldurucu küçük hikayeler,cümleler,şiirler.Ardından bunlarda yetmiyor daha çok daha çok yazmalıyım diyorsun yalnızsın çünkü kimle konuşacaksın,kime dert yanacaksın,kime diyeceksin peki ya şimdi ne yapayım diye,yok kimse yok herkes gitti,gitmek için ben geç kaldım benim gibi geç kalanların da vakti zamanında kalbini kırdım.Ardından mavi kaplı ajanda büyüklüğünde bir günlük;adı da fikret abi.Fikret Abi şöyle oldu fikret abi böyle oldu,hiç konuşmuyon fikret abi tarzında günlükle konuşmaya başlıyosun.Çünkü en yakının bile bilmiyor içinde nelerin parçalandığını ya da kırıldığını,herkes kendi yükünü kendi acısını daha ağır görüyor karşı tarafı hiç bir zaman anlayamıyor,ne hissettiğinin yarısını bile anlayamıyor.Sanki insanlar kendi yaşadıkları acıların yanında başkalarınınkini tiyatro oyununa gelmiş gibi izliyor ve her şey bir oyundan ibaretmiş gibi benimkilerin yanında seninkiler komedi diyip çekip gidiyor.Halbuki kimse kimsenin çektiği acıyı anlayamaz kıyaslayamaz. yalnızlık nedir-iskender(leyla ile mecnun)
yazılanlarla ilgili değil belki ama sabah uyandığımda dilimde bu şarkı vardı,bu şarkıyı mırıldanırken karar verdim blog açmaya.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder